Zimmet suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu sistematiğinde “Özel Hükümler” başlıklı ikinci kitabın “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı dördüncü kısmının “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar” başlıklı birinci bölümünde kendine yer bulmuştur.
Zimmet suçuna ilişkin korunmak istenen hukuki değer devlet organlarına, kamuya/kamu görevlilerine duyulan güven olup zimmet suçu ile yargılanan kişinin muhakeme süresince sosyal ve psikolojik olarak bu durumdan etkilenmemesi adına kendisini bir avukat ile temsil ettirmesinde yarar vardır.
Zimmet Suçunun Oluşması ve Unsurları
Zimmet suçu, kamu görevlilerinin görevleri gereği zilyetliği kendisine verilmiş olan veya gözetmek sorumluluğunda olduğu mallar üzerinde görevine aykırı şekilde tasarrufta bulunması, bu malları kendisinin ya da tanıdığı başka birinin zimmetine geçirmesi olarak tanımlanabilir. Kamu görevlisi, görevi dolayısıyla zilyetliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu mallar üzerinde ancak ve yalnızca görevinin gerektirdiği şekilde tasarrufta bulunabilir. Madde metninde, kamu görevlisinin bu mallar üzerinde görevinin gerekleriyle bağdaşmayan bir surette tasarrufta bulunması, bu malları kendisinin veya başkasının zimmetine geçirmesi suç olarak tanımlanmıştır.
Suçun hukuki konusunu belli bir ekonomik değeri olan taşınır veya taşınmaz her türlü mal ve para oluşturabilir. Suç konusu eşya, zimmet suçunu işleyen kişinin elinde görevi sebebiyle bulunmalıdır. Suça konu eşyanın mülkiyetinin devlete, herhangi bir kamu kurumuna ya da herhangi bir kişiye ait olması arasında zimmet suçunun oluşması bakımından herhangi bir fark bulunmamaktadır. Bununla birlikte, zimmete konu eşyanın ekonomik değerinin az olması, hukukumuzda cezadan indirim sebebi olarak kabul edilmiştir. Öyle ki, eşyanın ekonomik değerinin azlığı yok denecek kadar az olması durumunda suçun haksızlık unsuru oluşmaması dahi muhtemeldir.
Zimmet suçu faili bakımından bir özgü suç olup ancak kamu görevlileri zimmet suçunu işleyebilecektir. Kamu görevlisi kavramından ne anlaşılması gerektiği TCK md. 6’da belirtilmiştir. Buna göre kamu görevlisi deyiminden “kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi” anlaşılmalıdır. Görüldüğü gibi kişinin kadrolu veya sözleşmeli personel olması zimmet suçunun failliği bakımından herhangi bir fark yaratmayacaktır. Kamu görevlisi sıfatı belirlenirken, suçun işlendiği tarih esas alınır.
Her ne kadar zimmet suçu fail bakımından özgü suç niteliği taşısa da kamu görevlisi olmayan kişiler de zimmet suçuna iştirak edebilirler. Ancak bu kişiler faillik vasfını taşımadıklarından müşterek fail olamayacak, yargılama sürecinde azmettiren ya da yardım eden olarak sorumlu tutulacaklardır. Öğretide kamu görevlisi olmayan kişilerin bizzat bu suçu işlemesi durumunda güveni kötüye kullanma suçunun oluşacağı kabul edilmektedir.
Zimmet suçu, mağdursuz suçlardan kabul edilmekte olup suçtan zarar görenin ilgili idare olduğu söylenebilecektir. Suça konu eşya bir kişiye ait olsa dahi bu durum o kişiyi mağdur yapmayacaktır, çünkü korunan hukuki değer şahsi malvarlığı değil kamu idaresinin işleyişine duyulan güvendir.
Zimmet suçuna konu eylem, kamu görevlisinin görevi nedeniyle zilyetliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu malı kendisinin veya başkasının zimmetine geçirmesidir. Zimmete geçirme fiilinden anlaşılması gereken, failin suç konusu eşya üzerinde malik gibi tasarrufta bulunmasıdır. Suç konusu eşyanın mal edinilmesi, amacı dışında kullanılması, tüketilmesi, bir başkasına satılması, verilmesi malik gibi tasarrufa örnektir. Önemle tekrarlamak gerekir ki, suç konusu eşyanın fail tarafından bir başkasına devredilmesi gibi hareketler de zimmet suçunu oluşturacaktır. Görevi sebebiyle kendisine bırakılan eşyayı kötüye kullanma veya israf etme, imha ve yok etme ise zimmet suçunu oluşturmaz, bununla birlikte belirli şartların varlığı halinde bu durumlar kamu görevlisi açısından disiplin soruşturması açılmasına sebebiyet verebilecektir. Zimmet suçu icrai davranışla gerçekleşebileceği gibi, bu suçun ihmali davranışlarla da işlenmesi mümkündür.
Zimmet Suçunun Şekli ve Suça Teşebbüs
Zimmet suçu doğrudan veya olası kastla işlenebilen bir suç olup taksirle işlenemez. Dolayısıyla kamu görevlisi, eşyanın kendine ait olduğunu düşünerek alır ancak mal başkasına ait çıkarsa zimmet suçu işlemiş sayılmayacaktır. Bu durumd TCK md. 30/1 çerçevesinde suçun maddi unsurlarında hatadan söz edilir ve faile zimmet suçundan ceza verilemez.
Suç icrai veya ihmali hareketle gerçekleştiğinde tamamlanır ve işlenmiş kabul edilir. Suç konusu eylem eşyanın zimmete geçirilmesi olduğu ve bu hareketle suç tamamlanmış sayılacağı için, zimmet suçunun teşebbüs aşamasında kalması zordur. Ancak icra hareketleri bölünebiliyorsa teşebbüsten söz edilebilecektir.
Zimmet Suçuna Etki Eden Haller
Zimmet suçunun kanuni düzenlemesine bakıldığında, cezayı arttıran ve indiren sebeplerin sayıldığı görülecektir. Bununla birlikte etkin pişmanlık hali de suça etki eden bir diğer haldir.
- Hile
TCK md. 247/2 – Suçun, zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik hileli davranışlarla işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Hileyle işlenen zimmet suçu, suçun nitelikli hali olup cezanın arttırılması sebebi olarak düzenlenmiştir. Hile, başkalarını aldatmaya yönelik ve aldatıcılık niteliğine sahip, hemen anlaşılmayan davranışlardır ve amacı suçun delillerini gizlemektir. Hilenin oluşması için karşı tarafın mutlaka aldanmış olması gerekmez.
- Kullanma Zimmeti
TCK md. 247/3 – Zimmet suçunun, malın geçici bir süre kullanıldıktan sonra iade edilmek üzere işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilebilir.
Zimmet suçunun malın geçici bir süre kullanıldıktan sonra iade edilmek üzere işlenmesi, kullanma zimmeti olarak ifade edilen ve daha hafif cezayı gerektiren bir nitelikli haldir. Bu nitelikli hal için suç konusu eşya önce malik gibi tasarrufta bulunmak amacıyla alınmış sonra ise iade edilmiş olmalıdır. Burada önemli olan husus zimmetin geçici olması, iade niyetinin bulunmasıdır.
- Değer Azlığı
TCK md. 249 – Zimmet suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek ceza üçte birden yarıya kadar indirilir.
Zimmet suçunda daha az cezayı gerektiren bir diğer nitelikli hal TCK md. 249’da düzenlenen suça konu eşyanın değerinin azlığıdır. Burada değerden kasıt, suçun işlendiği andaki malın ekonomik değeridir.
- Etkin Pişmanlık
TCK md. 248 – (1) Soruşturma başlamadan önce, zimmete geçirilen malın aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisi indirilir.
(2) Kovuşturma başlamadan önce, gönüllü olarak, zimmete geçirilen malın aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi halinde, verilecek cezanın yarısı indirilir. Etkin pişmanlığın hükümden önce gerçekleşmesi halinde, verilecek cezanın üçte biri indirilir.
Etkin pişmanlık, zimmet suçunda verilecek cezayı kaldıran veya azaltan şahsi bir sebep olarak düzenlenmiştir. Pişmanlık, suç tamamlandıktan sonra gerçekleşmelidir. Failin etkin pişmanlık hükmünden yararlanabilmesi için zimmet eşyasını aynen iade etmesi veya ortaya çıkan zararı tamamen tazmin etmesi gerekmektedir. Suça iştirak halinde bu hüküm yalnızca etkin pişmanlık gösteren suç ortakları için uygulanır.
Zimmete geçirme fiilinden sonra gerçekleşen iade, TCK md. 248 kapsamında etkin pişmanlık hükmünün uygulanmasını gerektirip gönüllü vazgeçme olarak nitelendirilemez.
Zimmet Suçunda Muhakeme ve Yaptırım
Zimmet suçuna ilişkin soruşturma cumhuriyet savcılığınca yapılır ve kamu davası savcılıkça hazırlanmış iddianame ile açılır. Suç haberi doğrudan kamu görevlisinin bağlı olduğu idareye verilir. Bankacılık zimmeti bakımından gecikmesinde sakınca bulunan haller hariç soruşturma ve kovuşturma kurum ve fon tarafından savcılığa başvurulmasına bağlıdır, burada özel bir muhakeme usulü öngörülmüştür.
Zimmet suçunda görevli ve yetkili mahkeme suçun işlendiği yer ağır ceza mahkemesidir. Zimmet suçu, Anayasa md. 76 uyarınca “yüz kızartıcı suç” olarak düzenlenmiştir.
Basit zimmet suçunun yaptırımı 5-12 yıl arasıdır. Nitelikli hallerin varlığı durumunda ceza yarı oranda arttırılarak verilir. Bunun dışında, suç konusu eşya mağdura veya suçtan zarar görene iade edilir. Eşyanın teslimi mümkün değilse, failin suçtan elde ettiği kazanç TCK md. 55 hükmü çerçevesinde kazanç müsaderesi olarak müsadere edilecektir.
Görüldüğü üzere zimmet suçu gerek soruşturma gerek kovuşturma aşamasında özenle takip edilmesi gereken bir suç olup bu sürecin bir avukat tarafından takibi yararlı olacaktır. Zimmet suçuna ilişkin hukuki yardım ve talepleriniz için bize info@esinozatan.av.tr adresinden ulaşabilirsiniz.